Devr-i Sabık Genel Sekreter’den İnciler

Devr-i Sabık Genel Sekreter’den İnciler

Sahte SİP/“TKP”nin 23 Haziran 2019 İstanbul BB Başkanı seçimleri konusunda yaptığı ve kendilerinin bir “devlet projesi” olduklarını yeniden kanıtlayan, üyelerinin seçimde sandığa gitmemeye telkin yönündeki açıklama partimiz TKP’yi 80’li yıllarda likidasyona sürükleyen devr-i sabık Genel Sekreter Haydar Kutlu, nam-ı diğer Nabi Yağcı’ya da bir mesaj yazdırmış. Nabi Yağcı’nın sorunu kalpazanların seçim taktiğinin yanlışlığı ve onların iktidarın değirmenine su akıtmaları değil. O isim konusunda rahatsız olmuş ve bizzat tasfiye etmeye çalıştığı TKP’nin “tarihsel” TKP olarak anılmasını ön görmüş. Dolayısıyla “tarihsel” TKP ile şimdilerde aynı adı kullanan SİP/“TKP”si birbirine karıştırılmamalıymış.

SİP/“TKP”sinin partimiz TKP ile alakası olmadığı, kurucu kadrolarının devletin adamı olduğu defalarca ispatlanmış Yalçın Küçük’ün çömezleri olduğu partimizce defalarca ifade edilmiştir.

Ama Nabi Yağcı SİP’i bahane ederek başka bir şey söylemeye çalışıyor. Partimize dil uzatıyor.

TKP son kongresinde kendini fesih ettiğini ve bundan dolayı kimsenin bu ismi kullanamayacağını, kullanırsa da bunun TKP’nin organik bir devamı olamayacağını iddia ediyor. Bunu şu sözlerle yazıya dökmüş “TİP ve TKP'nin son kongrelerinde aldıkları birleşme kararıyla oluşan TBKP Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmazdan önce yaptığı son kongresinde solu dağınıklıktan kurtarabilmek ve solun geniş birliğini sağlayabilmek için kendi örgütsel varlığından feragat etmiş ve daha geniş bir sol birlik için çaba harcama kararı almış,…” TKP’nin son Kongresi olarak adlandırdığı VI.TKP Kongresidir. Evet bu kongre uğursuz ve sınıf düşmanı bir görevi yerine getirerek Türkiye Komünist Partisi TKP’yi fesih kararı almıştır. Ancak bu karar tüm parti örgütlerinin ve üyelerinin iradesini yansıtmamaktadır. Yüzlerce parti üyesi ve binlerce parti sempatizanı TBKP ve sonrasında zincirleme gelişen SBP, BSP, ÖDP süreçlerinde yer almamışlardır ve TKP’nin devamını savunmuşlardır.

Sevsinler Nabi Yağcı’yı. Siz gidin o dönemde 70 yıllık bir tarihe sahip olan TKP’yi tasfiye etme kararı alın, sonra da “solu dağınıklıktan kurtarabilmek” için “kendi örgütsel varlığından feragat etmiş” olduğunu yazın. Solu dağınıklıktan kurtarmak için o ülkede öncelikle Marksist-Leninist ilkeler temelinde örgütlenen ve politika yapan bir TKP’ye ihtiyaç vardır. Bu yazdıklarınıza kargalar bile güler. Adama “hadi oradan” derler.

Nabi Yağcı ayrıca o dönemin likidasyonu onaylayan üyelerinin bugün HDP içinde siyaset yaptıklarını yazmıştır. Bunu da şu cümlelerle ifade etmiştir: “Kısacası 1991’de Ankara’da yapılan TBKP kongresi hem Tarihsel TKP hem Tarihsel TİP açısından son kongredir. Bundan sonrasında artık komünistler/sosyalistler bireysel olarak kendi tercihleriyle var olmuşlardır. Biliyorum ki bugün pek çoğu HDP içinde yer aldılar.” SBP, BSP, ÖDP süreçleri yetmedi, likidasyona çanak tutan T(B)KP’liler daha da geniş bir sol kitle partisi olarak HDP’de yer alıyorlar demek istiyor.

Likidasyona çanak tutan TKP’lileri bilemeyiz ama likidasyona karşı çıkan ve yeniden partiyi örgütlemeye çalışan TKP’liler önce HDK sonra da HDP bileşeni olmuşlardır. Ancak Nabi Yağcı ile aramızda çok ciddi bir görüş ve yaklaşım farkımız var. Bizler bugün parti olarak, yani TKP olarak en geniş barış, demokrasi, bağımsızlık, emek, özgürlük ve sosyalizm güçlerinin birliğini, bu birliğin Cephe, Kongre, Meclis veya yasal bir siyasi parti bünyesinde de oluşabileceğini savunurken, işçi sınıfının politik öncü örgütü Türkiye Komünist Partisi’nin varlığını giderek örgütlenerek ve daha da güçlenerek sürdürülmesi gereğine inanıyoruz. Bu tür geniş birliklerin sigortasının ve kalıcılığının ülkede güçlü Marksist-Leninist bir Komünist Partisi olduğunu savunuyoruz. Uluslararası pratik de bu konuda bizi doğruluyor. Bugün Venezuela’da Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi iktidarını sürdürebiliyorsa bu Venezuela Komünist Partisi’nin Chaves’in tüm baskılarına rağmen kendini tasfiye edip o partiye katılmaması nedeniyledir. Ancak bu, VKP’nin VBSP içinde bir bileşen olarak ayrıca çalışmadığı anlamına gelmez. Bu örnek Federal Almanya için de geçerlidir. Alman Komünist Partisi, sıralarındaki birçok oportünist ve döneğin çabalarına rağmen DKP’yi fesih ederek Sol Parti’ye (dönemin Demokratik Sosyalist Partisi PDS)  katılmamış ve bağımsız politik örgütsel varlığını sürdürmüştür. Ancak bugün Sol Parti’nin geleceğinin teminatı yine de Alman Komünist Partisi DKP’nin varlığının ve Sol Parti içinde yürüttüğü çalışmaların belirleyiciliğidir.

Buradan çıkarılması gereken sonuç şudur. Türkiye’de 12 Eylül’den çıkış için daha geniş sol güçlerin birliğini savunmak ile TKP’nin bağımsız politik örgütsel varlığının sürekliliğini savunmak arasında bir çelişki yoktur. TKP V. Kongresi kararı gereği TİP-TKP birliği dar bir kadronun birleşmesi ile TKP’de sağlansaydı, TİP de 12 Eylül’den çıkışta yasal ve yığınsal bir sosyalist birlik partisi olarak sol güçlerin birliği konusunda işlevini yerine getirebilirdi. TKP o dönemde örgütsel varlığını koruyabilmiş olsaydı ÖDP deneyi de kitlesel ve birleşik bir sol parti olarak işlev görebilirdi.

Ancak Nabi Yağcı’nın sorunu farklı. Onlar 1985 yılından itibaren resmiyet kazanan ve Sovyetler Birliği ile diğer sosyalist ülkelerdeki karşı-devrim ile sonuçlanan sürece baştan angaje olarak Marksizm-Leninizm’in, Bilimsel Sosyalizm’in savunuculuğundan vaz geçmişlerdir. Önce Leninizm’in sonra da Marksizm’in aşılması gerektiğini yazıp çizmişlerdir. Onlar için TKP artık amacı ve işlevi olmayan bir yük olmuştur. Sınıf savaşımı düşüncesini terk etmişlerdir. Bunu değişik yazılarında, TV programlarında ve kitabında da ifade etmiştir.  TİP ile birleşerek TKP’yi tasfiye edip TBKP’yi kurarken yazdıkları program da bunun ifadesi olmuştur. Yurt dışında kurulan illegal TBKP’nin programı ile Türkiye’de yasal olarak kurulan TBKP’nin programları arasında da farklar mevcuttur. Yasal TBKP’de Marksizm-Leninizm’i ve Leninci parti anlayışını tamamen reddederek gelinebilecek son aşamaya gelinmiştir. Artık Komünist Parti adını kullanmak gereksiz hale gelmiş Komünist Parti ve Sosyalizmin sembolleri onlar açısında kirlenmiştir. Çıkardıkları “Adımlar” dergisi bunu gerekçelendiren uzun yazılar ile doludur.

Eğer dürüst olsalardı “biz artık Marksizm-Leninizm’in doğruluğuna, Bilimsel Sosyalizm’in dünya ve Türkiye halkları için kapitalizme alternatif bir toplum düzeni olduğuna inanmıyoruz” diyerek istifa edip partiden giderlerdi. Ama onlar “nedense” TKP’yi likide ederek yok etme amacıyla eylemde bulunmuşlardır. Bunun nedenleri bir gün er veya geç ortaya çıkacaktır. Sadece Gorbaçov’cu revizyonist, reformist, karşı-devrim çizgisinin mi yoksa TC Devleti içindeki derin güçlerin de mi bu amacın gerçekleştirilmesinde rol oynadıkları gizli kalmayacaktır.

Nabi Yağcı ve hempalarının bu icraatları ülkede oluşan boşluk karşısında devletin SİP’e alan açarak TKP adını almasına olanak sağlamıştır. SİP/“TKP”sini Türkiye işçi sınıfının başına bela olmasını sağlayanlar kendileridir. Onun için Nabi Yağcı “komünist” ismi üzerindeki yasağın kaldırılmasında payları olduğu konusunda övünmesin. Buna kimse inanmaz. Çünkü o zaten artık inanmadığı bir politik çizgi için hiç bir fedakarlığı göze alacak durumda değildi.

Likidasyona karşı duran TKP kadroları Sovyetler Birliği ve Dünya Sosyalist Sistemi’nin artık olmadığı koşullarda, sınıf hareketinin dünya çapında geçici ama ciddi yenilgiler aldığı bir ortamda iğneyle kuyu kazar misali partimiz TKP’yi tekrar örgütleme yolunu seçmişlerdir. Bu kadrolar Nabi Yağcı’nın yok saymak, tarihe karıştı anlamında “tarihsel” olarak nitelediği TKP kadrolarıdır. SİP ile TİP ile hiç bir alakaları yoktur. Mustafa Suphilerin, Nazım Hikmetlerin, Yakup Demirlerin, Bilen yoldaşların, Deniz yoldaşların Kominternci Bolşevik geleneğinden gelen yoldaşlarıdır. Onlar koşullar olgunlaştığında TKP’nin VII. Kongresini toplayarak, VI. Kongrenin aldığı fesih kararını fesih etme kararı alarak yollarına devam edeceklerdir. Bu konuda Nabi Yağcı’nın dezenformasyon ve karalama çabalarına pabuç bırakmayacaklardır. Onlar ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar ve 7/24 bu uğurda çalışıyorlar. Sizler ise Nabi Yağcı ve likidasyonu örgütleyen veya çanak tutan tüm hempaları, siz de artık işinize bakın ve yakamızdan düşün. Sizler TKP tarihinde varsınız ve bu tarihte partiyi tasfiye etme kararı alan devr-i sabık yöneticiler olarak anılacaksınız. Bu “şeref” de size yeter de artar bile.